Posts

neden önce Van Life?

Neden önce Van Life? Çünkü daha az maliyetli 😊 ilk isteğim bir tiny house yapmaktı zamanı geldiğinde, param olduğunda, hem de bir şekilde bir yerde oturmuş olmak gerekiyor ki malzemeleri ucuza ya da bedavaya toplayabil ve de bir ustaya ihtiyacın olursa nereden bulabileceğini bilirsin gibi gereklilikler var. Sonra bir yerde park etmek isteyeceksin, bir zaman zarfı gerekiyor deneyimlemen için çoğu şeyi ve eğer bunu bir tiny house ile yaparsan esneklik çok fazla olmayabilir. Son olarak da şunu ekleyebilirim, ölçü bakımından, bir süre, ki bunu bir-iki yıl gibi düşünüyorum, bu kadar süre yaşamaya alıştığın küçük bir alandan görece daha büyük bir alana geçmiş olursun ki bence bu fazlasıyla lüx hissettirir, rahatlatır 😊   Planım kısaca şöyle aslında. Doktoramın bitmesine iki yıl var, bu iki yılda olabildiğince para biriktirmem gerek. Ayda 500 euro’dan fazla sadece van için para biriktirmeyi hedefliyorum ve tabi daha fazlasını yakındaki seyahatler için biriktirmek istiyorum ancak o ko

van life'a giris 101

Bild
Uzun zamandir Tiny house akimini takip ediyor youtube’ta ne bulursam izliyorum. Ne kadar bana göre geldi nasıl heveslendim anlatamam. Tam aradığım şey. Zaten büyük şehirde yaşamak istemiyorum, yani şehrin göbeğinde oturmak istemiyorum. Her zaman kalabalıktan uzak şöyle göl nehir kenarında oturabilsem diye hayal etmişimdir… Bu küçük evleri, ister varsa kendi arazine yoksa bir kişinin özel arazisine kira ödeyerek yerleştirebiliyorsun. İstersen tamamen şebekeden bağımsız yapabilir, istersen de bulunduğun yerde elektrik ve su şebekesine bağlanabilirsin. Benim şebekeden bağımsız var olabilme fikri çok hoşuma gitti açıkçası. Güneş panelleri sayesinde içeride bulunan tüm elektrikli aletleri(tabi ki minimalist koşullarda) çalıştırabiliyor ve şarj edebiliyorsun. Fakat son birkaç aydır çok daha yoğun bir şekilde van life videoları izlemeye başladım. Kendimi resmen hipnotize edilmiş gibi hissediyorum. Vuruldum. Tama bir karavan alma fikri ve hayali uzun zamandır vardı ama hiç aklıma onun içind

evi sirtinda yasamak

Bild
Bir yandan tiny house ve van life akimini takip ediyorum ve inanilmaz hevesleniyorum ilham aliyorum bir yandan da nettflix'te yayinlanan tidying up with marie kondo' yu izleyip insanlarin ne kadar cok esyalari olduguna hayretle bakiyorum. Tüketim toplumu dedigimiz sey icinde ne büyük tüketiciler barindiriyormus. Bir insanin nasil olur da 150-160 cift ayakkabisi olabilir, cogu da tabiki giyilmemis kutusundan bile cikarilmamis. Ayni sey elbise, pantolon,  mont, canta, cüzdan, gözlük ve vesaire hersey icin gecerli. Bir de kolayci bir tavirla, benim de zayif noktam ayakkabilar yada elbiseler denebiliyor. Bir de cocuk kiyafetleri ve oyuncaklariyla dolup tasan evler var. Disarida bir sürü insan, kadin, erkek ve cocuk inanilmaz kötü durumdayken, yine aslinda orta sinif insaninin bu kadar pervasizca tüketiyor olusu düsüncesizlik ve ne büyük bencillik... Esya ile mutlu olmak... bir seye sahip olmak onun sana iyi hissettirmesi, seni rahatlatmasi ve huzur vermesi güzel. insan bulun

iki masa

Yasama sevincimin ne olursa olsun hep benim yanimda kalacagini hissediyordum, derinlerde bir yerde saklanacagini kar yagdiginda, gün batiminda ay isigi altinda yeniden yeniden cikip gelecegini düsünüyordum… Uzun bir süre de böyle oldugunu söyleyebilirim. Onca yasadiklarimdan sonra yine de beni terketmemisti. En zor zamanlarimda bir kus civiltisi, dallarda ziplayan bir sincap, yeni cicek acmis bir agac ve basli basina ilik bir bahar günü beni gülümsetmeyi, icimi huzurla doldurmayi basarabiliyordu. Bu yüzden sikica tutunmaya calisiyordum ona. Olabildigince, elimden geldigince cok derinlerde de olsa ona nefes aldiriyordum. Bu cocuklugumdan beri böyleydi sanirim. Kendi kendimi eglendirmeye calisirdim. Bir odam yoktu zaman zaman degisen yataklarda uyur yerleri siklikla degisen kücücük derme catma masalarda ders calisir kendi kendime okur, konusur ve yazardim. Kendime ufacik bir ev yaratmaya calisirdim hic kimsenin sigamadigi ve bazisinin az mutlu, cogunun da cok mutsuz oldugu kalabalik

Huzur nedir, ne degildir?

Odanizin camindan gordugunuz manzara her ne kadar belki 10-15 m otedeki apartmanlar dizisinden, ustunde sincaplarin atlayip zipladigi, dallarinda kuslarin ottugu, karlarin tutundugu, yagmur damlalarinin suzuldugu iki koca agaca donusse de gunluk gaileler disariyi gormenizi, gordugunuzle kimi zaman mutlu olmanizi engelleyebiliyor. Halbuki terketmekteki ilk amaclardan biri camdan disariya baktigimizda gokyuzunu 1m2 bile olmayan bir alandan gormek degil, ay ve gunesi doya doya seyredebilecegimiz agaclari, kuslari sincaplari 5-10 m uzaktan sevebileceigimiz bir yere gocmekti. Ama kisa da olsa bir zaman sonra buna da mi alisiyoruz diye korkarken yagmurlu kapali bir yeni bahar gununde mahallede kisa bir yuruyuse karar verip ayagini kapidan disariya atar atmaz hissediyorsun. Baska bir dunyadasin! Huzur hosgeldin diye fisildiyor ilk adiminda. Kus sesleri duyuyorsun, biraz dinliyorsun ne guzel sakiyorlar. Baska ses yok! Nasil yani? Sasiriyorsun , araba , korna, cocuk bagirislari, cocuklarin a

veda

Sevgili canlar :)  Arkadaşlarım, Benim için ayrılma vakti geldi, 3 buçuk yıl bitti burada, çok bile olmuş. Teşekkür edecek kimse yok :) İyilik timsali diyebileceğim, benzetildiğim ve benzetildiğimden onur duyabileceğim kimse yok :) Kimseye de var olun, devriniz daim olsun diyemiyorum :) Ama tahmin edersiniz ki, başka diyeceklerim var.  İlk ve son cümlem aynı olacak, kimsenin kölesi olmayın, kimsenin kölesi olmak için bu kadar hevesli olmayın. Nasıl mı? Bu çark devri daim ediyor, kapitalizm böyledir biri zorunlu bırakır, örneğin, borçlandırır, diğer alternatiflerin hepsini kapatır, diğeri ise sizi sömürür. İkisi de bunu göstere göstere yapar aslında. Bunu kurbağa örneği ile yapar, sizi su dolu bir kazana koyar, bir yandan yemeğinizi verir, bir yandan ocağın altını açar, yavaş yavaş ısınırsınız, kaynarsınız sonunda da ölürsünüz :) Ama biz bu durumdan olabildiğince zevk almaya bakarız. 10 yılda ödeyecek de olsak, kendimizi en zora sokacak, en köşeye sıkış